Bebeklerin 6-12 aylık dönemlerinde çıkmaya başlayan süt dişleri, genellikle 2.5-3 yaş arası tamamlanmış oluyor. Dişler ilk çıktığı andan itibaren çürük oluşumunun engellenmesi ise büyük önem taşıyor. “10-12 yaşlarına kadar ağızda kalması gereken dişlere özen gösterilmeli” diyen Çocuk Diş Hekimi Uzmanı Dt. Nurgül Demirsözlerine şöyle devam etti: “‘Çocuğum nasılsa şeker, çikolata yemiyor, dişleri çürümez”, “Süt dişleri elbet dökülecek, tedaviye gerek yok”, Süt dişi nasıl olsa değişecek!, Çürük olan diş ağrı yapmıyor tedavi edilmese olmaz mı?’ gibi yaklaşımlarla var olan problemin şiddetlenmesini beklemek ve basit tedavilerle çözüm üretilebilecek durumları ötelemek sadece erken süt dişi kaybı riskini arttırır. İlk süt dişleri ağız içinde görünmeye başladıktan sonra, bebeğin çürük riskinin belirlenerek, ağız hijyeni alışkanlıklarının bir çocuk diş hekimi takibinde kazandırılması; erken çocukluk çağı çürüklerinin önüne geçilmesini sağlar. Doğru uygulamalar ve tedavi ağız hijyeni eksikliğine, yanlış/eksik ürün kullanımına veya kontrolsüz diyet alışkanlıklarına bağlı oluşabilecek erken süt dişi kaybının önemli ölçüde azaltır” dedi.
“Süt dişleri, çocukların imza niteliğindeki gülümsemelerine olan tatlı etkilerinin yanı sıra; çiğnemeye, düzgün beslenmeye katkıda bulunurken; tüm seslerin düzgün öğrenilerek fonasyon u da içine alan konuşma fonksiyonlarının ve yüz çene bölgesine ait kas-iskelet yapısının gelişmesinde görev alır” açıklamasında bulunan Demir, sözlerine şöyle devam etti: “Süt dişlerinin bir diğer önemli görevi de daimi dişler gelene kadar, çenede daimi dişlerin geleceği bölgelerde yer tutma görevi üstlenmeleri ve yeni gelecek dişler için rehberlik etmeleridir.”
Diş çürüklerinin uzun süre tedavi edilmediği takdirde genişleyerek dişte boyut kaybına sebep olabileceğini aktaran Nurgül Demir “Diş çürükleri veya enfeksiyon, başka bir sebeple düşme yaşı gelmeden yapılan erken süt dişi çekimleri; daimi dişlerin dizileceği çene arkı üzerinde yer kaybına sebep olarak, daimi diş diziliminde çapraşıklıklara ve dişlerin gömülü kalmasına neden olabilir. Bu yer kaybı, dişlerinde çapraşık dizilim, çenelerinde kapanış bozukluğu olan ya da genetik yatkınlık sebebiyle olması beklenen bir hastanın probleminin şiddetlenmesine de sebep olabilir” ifadelerini kullandı.