Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan: “Özellikle güneş yanıklarının ters bir etki yaratarak sedefi azdırabilmesi mümkün. O yüzden güneşten kontrollü bir şekilde yararlanmalarını öneririm. Dik açıyla gelen saatlerde örneğin saat 11.00 ve 15.00 arasında güneş koruması olmadan güneşlenmemelerini öneririm. Özellikle beyaz tenli hastalarımız için bu çok daha önemli”
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan, son günlerde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle sedef hastalarının özellikle 11.00-15.00 saatlerinde güneşten korunmaları uyarısında bulundu. Prof. Dr. Başkan, dünyada son 10 yılda sedef hastalığının tedavisinde çok büyük değişimler olduğunu söyledi. Yeni tedavi yöntemleriyle sedef hastalarını yılda 3-5 iğneyle en iyi derecede tedavi etmenin mümkün olabildiğini belirten Başkan, bunun büyük bir konfor sağladığını dile getirdi. Yaygın hastalığı olanların eskiden vücudunun çok geniş alanlarına krem sürmek veya alternatif tedavi yöntemlerine başvurduğunu, birtakım tıbbi tedavilere ve yan etkilerine katlanmak durumunda kaldığını anlatan Başkan, “Günümüzde çok daha etkili ve güvenli yöntemlerle günlük hayatlarını sürdürebiliyorlar. Herhangi bir rahatsızlık yaşamadan tama yakın silinmekle ya da tam silinmekle iyileşebiliyorlar.” dedi. Sedef hastalığında ümitsizliğe düşülmemesi gerektiğini kaydeden Başkan, tedavinin temel direği ilaçlar olsa bile çok yönlü bakış açısının önemli olduğunu aktardı. Hastanın aşırı kilo, romatizma gibi sorunları varsa hekimlerin onlara yol arkadaşlığı yapmak, doğru yönlendirmek durumunda olduğunu ifade eden Başkan, şöyle konuştu:
Bence bu hastalık biraz kafada bitiyor; Yaklaşık 18 yıldır sedef hastalığıyla mücadele eden 30 yaşındaki Ayşegül Elakan ise rahatsızlığının dirseklerinde başladığını bildirdi. Hastalık bir süre ilerledikten sonra doktora gittiğini ve sedef teşhisi konulduğunu dile getiren Elakan, şunları kaydetti: “En son hocamla yollarım kesişti. Onunla tedavi sürecine başladık. Onun sayesinde tedavim çok iyi ilerledi, bu hastalıktan kurtuldum diyebilirim artık. Bence bu hastalık biraz kafada bitiyor, tamamen stresle, psikolojiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Herkesin hayatında yaşadığı zorluklar var. Benimki biraz daha farklı. Bu konuda tek başıma bu hayat mücadelesini sürdürdüğüm için stres ve psikolojik olarak kendime fazla yüklendim. Şu an tedavim çok şükür çok iyi bir düzeyde. Şu an vücudumda hiçbir yerde yara kalmadı, kaşıntılar yok.”