Ulusal bir gazetede uzun yıllar muhabirlik ve sonra üstlendiğim reklam yöneticiliğinden edindiğim gazetecilik tecrübesi, 7 yıldır sürdürdüğüm sağlık turizmi sektöründe de doğru iletişim kurup sonuç üretme potansiyelime önemli katkı sağladı.
Yayıncılık sektöründe yer almak her zaman heyecan vericidir. Sağlık sektöründe de aynı heyecanı farklı boyutlarda yaşıyorum. Şimdi yeni bir heyecanın eşiğindeyim.
Sağlık turizmiyle ilgili yaşadığım tecrübe ve bilgileri, sektörün gelişimine katkı sunacak “Sağlık Haber Gazetesi” aracılığıyla sizlere ulaştıracağım.
Şundan eminim; Sağlık Haber Gazetesi artık sektörün güçlü bir sesi, yayın organı olacak.
Büyümekte olan sağlık turizmi paydaş ve bileşenleriyle sektöre katkı sağlayacak her şeyi ortak bilgi alanımız haline getirecek bu yayına başlamamız büyük mutluluk kaynağımız…
Türkiye, sağlık turizminde parlayan bir yıldız olma yolunda hızla ilerliyor. Ülkemize bu alanda katkıda bulunmak da ayrı bir gurur kaynağımızdır.
Her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de inanmak, güvenmek ve sürdürülebilir iletişim kanallarını açık tutmak büyük önem taşır.
Bu ilk yazım da sağlık turizminin gelişiminde birincil önem verdiğimiz güven konusunu ele almak istedim.
İnsanın temel ihtiyaçlarının başında kendini güvende hissetmek gelir. Konu sağlık olunca güven, ilk sırada yer alır.
Sağlık turizminde güven; doktor, klinik ve ülke seçimi üçlüsüyle sembolize edilebilir.
Sağlık turizmi, Türkiye’de de etkin bir sektör haline gelmektedir. Dünyanın birçok ülkesinden tedavi olmak veya estetik operasyon yaptırmak için Türkiye’ye gelenlerin sayısı küçümsenmeyecek düzeye ulaştı.
Bu hareketin devamı ve sektörün ülke ekonomisine rasyonel katkısı ancak güven unsurunun tam olmasıyla mümkündür. Ameliyat olacak hastanın doktora, polikliniğe ve ülkeye tam güvenmesi gerekir.
Bu güvenin oluşması için bazı kriterler vardır:
Doktorun, uzmanlık alanında deneyimli ve başarılı olması önemlidir. Geçmişini ve referanslarını araştırılıp başarılı sonuçlarının onaylanması gerekir.
Doktorun, hastayla iyi bir iletişim kurabilmesi ve hastanın endişelerini giderebilmesi de önemlidir.
Doktorun, tıbbi etik kurallara uyması ve hastanın çıkarlarını gözetmesi de beklenen ve istenen kriterler arasında yer alır.
Kliniğin, sağlık bakanlığı tarafından ruhsatlı olması ve gerekli yasal izinlere sahip olması gerekir.
Klinikte, modern tıbbi cihazların kullanılması ve hijyen kurallarına uyulması da hem hasta açısından hak, hem de işletmenin temel görevidir.
Klinikte, deneyimli ve uzman sağlık personeli olması da önemli bir kriterdir.
Ülkenin, sağlık sistemi ve altyapısının gelişmiş olması en büyük güven unsurudur. Ülkenin, güvenli ve huzurlu bir ortam sunması her bireyin beklentisidir. Ülkenin, sağlık turistlerine yönelik teşvikler ve olanaklar sunması da tercih sebebi olabilir.
Güven oluşturan diğer unsurların başında uluslararası akreditasyonlar gelir. Kliniklerin ve doktorların uluslararası akreditasyonlara sahip olması, güvenin oluşması için önemli bir unsurdur.
Sağlık turizminde ülke, doktor ve hastane seçerken her ülke vatandaşının kendi ülkesindeki kural ve yaraları esas aldığı da unutulmamalıdır. Ülkelerin bu konudaki hassasiyetlerini de daha sonraki yazılarımızda ele alacağız. Sağlık turizmini canlandıracak, bu yarışta bayrağı taşıyacak sektörün tüm bileşenleriyle daima iletişimde kalmak en büyük arzumuzdur.
Sağlıkla kalın…