Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

Kıskançlık duygusu kontrolden çıkarsa ilişkiyi yıkar

Kıskançlık, dozunda yaşandığında ilişkileri besleyebilirken, kontrolden çıktığında ise yıkıcı sonuçlara yol açabileceğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, “Özgüven eksikliği, aşırı sahiplenme, değersizlik ve yetersizlik hissi, yoğun terk edilme korkusu, son yıllarda artan sosyal medya etkileşimleri, partnerin tutarsız davranışları gibi sebepler kıskançlığı ortaya çıkarabilir.” dedi.

Kontrol edilemeyen kıskançlığın, fiziksel şiddete kadar varan sorunlara neden olabildiğine de vurgu yapan Bingöl, ilişkiyi güven ve anlayış temelinde kurmak ve gerektiğinde profesyonel destek almanın büyük önem taşıdığını aktardı. Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, kıskançlık duygusunun psikolojik, biyolojik ve toplumsal nedenleri ile sağlıksız hale geldiğinde bireyler ve ilişkiler üzerindeki yıkıcı etkileri hakkında bilgi verdi ve bu durumla başa çıkmak için önerilerde bulundu.

Kıskançlığın insan doğasının en karmaşık ve en ilkel duygularından birisi. Normalde ‘olağan’ bir duygu olarak hissedilmesine rağmen, eğer kontrolsüz bir hal alırsa hem bizi hem de ilişkimizi yıpratmaya başlayabilir.

Sağlıksız kıskançlığın pek çok sebebi olabilir. Özellikle kişide özgüven eksikliği olması, partnerini aşırı sahiplenmesi, değersizlik ve yetersizlik hissi nedeniyle kendisini güzel veya çekici bulmaması, ‘partnerimi ne kadar çok kontrol edersem, aldatılma olasılığımı o kadar çok azaltırım’ yanılgısı, yoğun terk edilme korkularının olması, sürekli başkalarının ilişkileriyle kendi ilişkisini kıyaslaması, son yıllarda artan sosyal medya etkileşimleri, partnerin tutarsız davranışlarının olması veya bir başkasına ilgi göstermesi gibi sebepler kıskançlığı ortaya çıkarabilir. Ayrıca kültürel değerler, inançlar ve ataerkil söylemler, kıskançlığın günümüzde daha sık yaşanmasına sebep olabilmekte.

kıskançlıkERKEKLER CİNSELLİK, KADINLAR DUYGUSAL TEMELLİ KISKANÇLIK YAŞIYOR

Psikoloji dünyasında Freud’un, kıskançlığı çocukluk dönemine ait olan çözülmemiş travmalara bağladığı, Klein’ın ise babaya karşı hissedilen kuşku ve rekabet duygusuna dayandırdığının gözleniyor.

Bilişsel yaklaşımda kıskançlık, öğrenilen bir tepki olarak ele alınırken, sosyo-kültürel yaklaşımda, kültürel etkileşimlerin ve söylemlerin önemi vurgulanır.

Evrim teorisyenleri ise, kıskançlık hissi nin doğuştan geldiğini hem erkeklerde hem kadınlarda benzer düzeyde görüldüğünü, fakat erkeklerin daha çok ‘cinsellik’ temelli, kadınların ise daha çok ‘duygusal’ temelli kıskançlık yaşadığını vurgulamıştır.

BİYOLOJİK NEDENLER KISKANÇLIĞI ARTIRABİLİYOR!

Biyolojik açıdan bakıldığında, araştırmalar hem obsesif kişilerde hem aşıklarda, hem de patolojik kıskançlığı olanlarda ‘serotonin’ düzeylerinin aşırı miktarda azaldığını ve ‘dopamin’ dengesizlikleri olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, kişide patolojik kıskançlık varsa, tedavi amacıyla serotonin veya dopamin düzenleyici ilaçların önerilebildiğini kaydetti.

Bunun dışında, beynin sağ lobunda gözlenen kanamaların ve diğer olası hasarların, kişide aşırı güvensizlik ve şüpheciliğe yol açıyor. Buna bağlı olarak da bazı bireylerde aşırı kıskançlık duygularının tespit edildiğini vurguladı.

KISKANÇLIK DUYGUSU, KONTROL EDİLEMEDİĞİNDE İLİŞKİYİ YIKIMA SÜRÜKLEYEN BİR ZEHİR GİBİ…

İlişkilerde, sahiplenici, korumacı veya aşırı hassas tavırların, bazı partnerler tarafından yanlışlıkla ‘sevgi’ olarak değerlendirebiliyor. Özellikle medyada, ‘seven insan kıskanır ya benimsin ya kara toprağın’ gibi klişe söylemlerin yer alması, ciddi bir sorundur. Seven insan, tabi ki kıskanır, fakat bu kıskançlık sağlıklı ölçülerde olmalıdır.

Kıskançlık duygusunun, kontrol edilemediğinde ilişkiyi yıkıma sürükleyen bir zehir. Ancak doğru miktarda yer aldığında, ilişkiyi geliştirici ve canlandırıcı bir rehbere de dönüşebilir.

kıskançlıkKISKANÇLIK SORUN HALİNE GELDİĞİNDE ÖNLEM ALINMAZSA PARTNERE YÖNELİK FİZİKSEL ŞİDDET BAŞLAYABİLİR

Sağlıksız kıskançlığın yıpratıcı bir süreç olduğuna işaret eden Dr. Mert Sinan Bingöl, şöyle devam etti:

Sürekli partnerini takip etmek, mesajlarını okumak, sosyal medya hesaplarını kontrol etmek gibi özgürlüğü kısıtlayıcı davranışlara sebep olur. ‘Kiminle görüştün? Neredeydin? Neden geç kaldın?’ sorularının sonu gelmez.

Yersiz şüpheciliğin ve alınganlıkların yoğunlaşarak devam etmesi, kıskançlığın ciddi bir ruhsal sorun haline geldiğinin net göstergesidir. Bu aşamaya gelindiğinde, önlem alınmazsa maalesef partnere yönelik fiziksel şiddete de sebep olabilmektedir.

Kıskançlık cinayetleri nin çoğunun gerçek bir aldatma vakasından değil, kişinin kendi şüphe, korku ve kuruntularından kaynaklandığı bilinmektedir, bu nedenle gerektiğinde uzman desteği almak ihmal edilmemelidir.

Öte yandan, kadın cinayetlerinin bir kısmının, medyada ‘kıskanç eş, kıskanç koca, kıskanç sevgili’ başlığı altında normalleştirilerek yansıtılması, ülkemizde kıskançlığın algılanma biçimlerini olumsuz etkilemektedir.”

İLİŞKİ, KISKANÇLIK VE KONTROL ÜZERİNE DEĞİL, GÜVEN VE ANLAYIŞ ÜZERİNE KURULMALI

Sağlıksız kıskançlıkla nasıl başa çıkılabileceği konusunda önerilerde bulunan Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yoğun kıskançlık duygularıyla mücadele edebilmek için, ilk olarak bu duygunun varlığı fark edilmeli ve nereden kaynaklandığı anlaşılmalı. Yani bizim kendimizden mi, partnerimizden mi, yoksa diğer insanlardan mı kaynaklandığı tespit edilmeli.

Partnerle daha açık ve şeffaf iletişim kurulmalı. İlişki, kıskançlık ve kontrol üzerine değil, güven ve anlayış üzerine kurulmalı. Mevcut ilişkinin, diğer ilişkilerle kıyaslanmasına son verilmeli. Eğer kıskançlık duygusu ilişkiyi yıpratmaya başladıysa, bir uzman desteği almak çok faydalı olabilir.”