Veteriner Hekim İbrahim Tekeli, hayatımızın vazgeçilmezleri haline gelen birbirinde güzel can dostlarımız olan kedi ve köpeklerdeki meme tümörü hakkında merak edilen her şeyi anlattı. Evcil hayvanlar içerisinde meme tümörlerine en çok köpeklerde rastlanılmaktadır. Dişi köpekler de tüm tümörlerin yaklaşık yüzde 50 sini meme tümörleri oluşturduğu görülmektedir.
Kedilerde ise lenfoma ve deri tümörlerinden sonra görülen en sık tümör türüdür. Köpeklerde meme tümörü türlerinin iyi huylu (bening) ya da kötü huylu (malign) olma riski eşitken, kedilerde gözlenen meme tümörleri genellikle yüzde 80-90’ı malign karakterlidir.
Meme tümörleri nin görülme sıklığı, yaşla birlikte belirgin bir artış gösterir. Birçok araştırmacı tarafından meme tümörleri nin görülme sıklığında 6-7 yaşından itibaren belirgin bir artış olduğu ve 10-11 yaşında pik seviyeye ulaştığı bildirilmiştir. İyi huylu tümörler daha erken yaşlarda görülebilir.
Özellikle kısırlaştırılmamış dişilerde bu risk daha yüksektir. Hiç kızgınlık göstermeden yani prepubertal dönemde kısırlaştırılan köpeklerde tümöre rastlanma sıklığı yüzde 0.5 iken, ilk kızgınlıktan sonra kısırlaştırılan köpeklerde bu risk yüzde 8, ikinci kızgınlıktan sonra kısırlaştırılanlarda ise risk yüzde 26’dır. Kısırlaştırılmamış veya geç kısırlaştırılmış kedilerde, hiç kızgınlık göstermeden kısırlaştırılan kedilerde meme tümörü görülme riski 7 kat fazladır. Erkek köpeklerde de ender olarak meme tümörüyle karşılaşılabilmektedir.
Genellikle bu durum hormon üreten testis tümörleriyle birlikte seyreder. Meme tümörlerinin oluşmasında multifaktöriyel bir durum söz konusudur. Özellikle beslenme, çevresel etkiler, bazı steroid hormonlar, siklus bozuklukları, immünolojik faktörler ve genetik predipozisyon köpek ve kedilerde meme tümörleri oluşması ve ilerlemesinde etkilidir. Meme tümörleri nin oluşumunda en önemli nedenler olarak hormonlar gösterilmektedir. Deneysel amaçlı uzun süre östrojen uygulamaları köpeklerde meme tümörü meydana gelmesini proveke etmiştir.
Endojen veya ekzojen yolla uygulanan progesteron da meme tümörünün gelişmesine etkili olabilmektedir. Kızgınlığı önlemek amacıyla yapılan progesteron uygulamaları; etken madde, uygulanan doz ve tedavi süresine bağlı olarak meme tümörlerini indükleyebilmektedir. Kızgınlığı baskılamak amacıyla hormon kullanılan kedi ve köpeklerde, herhangi bir hormon uygulaması yapılmayan kedi ve köpeklere göre meme tümörü daha sık olarak görülmektedir.
Saf ırklarda meme tümörü görülme sıklığı melez ırklara göre daha fazladır. Meme tümörü küçük ırk köpeklerde (Beagle, cockerspaniel, terrier, poodle, pekingese vs.), büyük ırk köpeklere göre daha sık rastlanılmaktadır. Bununla birlikte Chihuahua’larda meme tümörüne çok ender rastlanır. GermanShephard, Labrador, Pointer ve Setter ırkı köpeklerde de meme tümörüne genetik bir yatkınlık olduğu bildirilmektedir. Kedi ırkları içerisinde ise meme tümörüne en sık siyam kedilerinde rastlanılmaktadır.
Çevresel faktörlere göz atıldığında; doğada yaşayan hayvanlarda, ev veya hayvanat bahçesi gibi alanlarda yaşayan hayvanlara göre daha az meme tümörüne rastlandığı görülmektedir. Yani doğasının dışında şehir ortamında, evlerde yaşayan kedi ve köpeklerde meme tümörü görülme oranı daha yüksektir. Ayrıca yalancı gebelik de meme tümörünün oluşmasında etkili olan faktörlerdendir. Yalancı gebeliğin agresif seyrettiği köpeklerde, meme tümörü görülme sıklığı daha fazladır. Ayrıca hiç doğum yapmamış köpeklerde meme tümörü görülme oranı daha yüksektir. Bu sonuçlara göre; gebelik meme tümörü üzerinde gebelik koruyucu etki gösterirken, yalancı gebelik uyarıcı rol oynamaktadır. Fakat gebeliklerin sayısı, ilk gebeliğin zamanı ve abortusların burda etkisi yoktur.
Meme tümörlerinin gelişimde kızgınlığın düzensizlikleri, ovaryum kistleri ve piyometra gibi jinekolojik hastalıkların da etkisi vardır. Bu hastıkların sürecindeki östrojen, progesteron ve prolaktin hormon düzeyleri meme tümörü insidensini artırır.
Belirtilen etiyolojik fakötörler dışında beslenme şeklide meme tümörlerinin gelişmesinde etkili olmaktadır. Özellikle erken yaşlardan itibaren sürekli hayvansal yağ oranı yüksek etle zenginleştirilmiş diyetle besleme ve obezite meme tümörünün insidensini artırmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yayınladığı evcil hayvanlarının histopatolojik olarak uluslararası sınıflandırma sistemi kullanılmaktadır. Meme tümöründe tedavi planlanmadan önce ilk öncelik hedefin ortaya konulmasıdır. Tedavi mümkün olup olmadığı veya sadece hayat kalitesi artırılmasına yönelik bir yaklaşım mı sergileneceği ya da mümkünse her ikisinin birlikte sağlanıp sağlanamayacağı belirlenmelidir.
Meme tümörleri nin sağaltımında operatif , medikal veya ikisinin aynı beraber yürütüldüğü tedavi seçenekleri kullanılabilir. En yüksek başarı operatif tedavi ile mümkün olmaktadır.
Kısaca özetleyecek olursak; kedi ve köpeklerin yaşam şartları değişmiş, buna bağlı olarak da ortalama yaşam süreleri uzamıştır. Özellikle de meme tümörü gibi ilerleyen yaşlarda görünen hastalıkların görülme oranı da buna bağlı olarak artmıştır. Özellikle çevresel etmenler, kızgınlık süreleri ve kızgınlığa girme sıklığı olmak üzere birçok fizyolojide değişikliklere sebep olmaktadır.
Kısaca bahsettiğimiz meme tümörü oluşmasına tetikleyici olan veya meme tümörü görülme insidensini artıran birçok faktör mevcuttur. Fakat bunlardan en önemli etmen, sıklık olarak aktif olan yani kısırlaştırılamamış kedi ve köpeklerdeki hormonal mekanizmadır. Kedi ve köpekler kısırlaştırıldıktan sonra dolaylı olarak bahsettiğimiz çoğu meme tümörü oluşmasını tetikleyecek faktörün önüne geçilmiş oluyor.
Bu sebeple; hem kontrolsüz üremenin önüne geçmek hem de başta meme tümörü olmak üzere jinekolojik hastalıklardan korunmanın önemli ve doğru çözümü olan kısırlaştırma işlemini erken yaşlarda yapmak en güncel ve doğru yaklaşımdır. HABER MERKEZİ