Hipertansiyon, kalpten vücuda taşınan kanın atardamarlara uyguladığı kuvvetin yüksek olduğu yaygın bir durumdur. Yüksek tansiyon adıyla da bilinen hipertansiyon kontrol altına alınmadığında; kalp hastalıkları, inme, böbrek hastalığı, ani ölüm gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.
Tanısı kolay konulabilir, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Yüksek tansiyon genellikle herhangi bir belirti vermez ve birçok kişi bu hastalığa sahip olduğunu bilmeyebilir. Bunu bilmenin tek yolu kan basıncını kontrol ettirmekten geçer.
Memorial Antalya Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Ümit Çakmak “17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü” nedeniyle, yüksek tansiyondan korunma yollarını anlattı.
Kalp atarken ölçülen kan basıncına sistolik tansiyon, kalbin yumuşadığında ölçülen kan basıncına diyastolik tansiyon denir. Normal şartlar altında sistolik tansiyon 120mmHg ya da 12, diyastolik tansiyon 80mmHg ya da 8 altında olması gerekir.
Yeterli düzenli fiziksel aktivite yapmamak gibi sağlıksız yaşam tarzı seçimleri nedeniyle ortaya çıkabilir. Diyabet ve obezite gibi belirli sağlık durumları da yüksek tansiyon gelişme riskini artırabilir. Tedavi edilmeyen yüksek tansiyon; kalp krizi, felç ve diğer ciddi sağlık sorunları riskini artırır.
Evde kan basıncı ölçümünde, kol için uygun manşonlu ve onaylı otomatik tansiyon ölçüm aleti kullanılır. Ev ölçümleri en az beş gün yapılmalıdır. Kan basıncı, sabah ve akşam saatlerinde ve her seferinde en az ikişer kez ölçülmelidir.
Evde kan basıncı ölçümü en az beş dakika dinlendikten sonra yapılmalı ve ölçümden önceki 30 dakika içinde sigara veya kahve içilmemeli, egzersiz yapılmamalıdır. Bir dakika arayla iki ölçüm alınarak bu iki ölçümün ortalaması kaydedilmelidir.
Kan basıncı ölçümünde kullanılacak otomatik tansiyon ölçüm cihazının koldan ölçüm yapan cihaz olması önemlidir. Bilekten ölçüm yapan cihazlar evde kan basıncı takibinde önerilmemektedir.
Erişkinlerde görülen hipertansiyonun %90-95 gibi büyük bir oranında tanımlanabilir bir neden yoktur. Tanımlanabilir bir nedeni olmayan bu hipertansiyon türüne birincil (primer) hipertansiyon denir.
Daha nadir görülen ve altta yatan bir nedene bağlı ortaya çıkan hipertansiyona ise ikincil hipertansiyon denir. Bu tabloya yol açan tıbbi durumlar arasında; böbrek hastalıkları, böbreküstü bezi tümörleri, böbreğe giden kan damarlarında doğuştan gelen kusurlar, tiroid hastalıkları ve obstrüktif uyku apnesi yer alır.
Bazı hallerde ise doğum kontrol hapları, soğuk algınlığı ilaçları, ağrı kesiciler, kortizon içeren ilaçlar, meyan kökü şurubu, kokain ve amfetamin gibi yasa dışı uyuşturucu ilaçlar yüksek tansiyona neden olabilir.
Toplum sağlığı açısından erişkin bireyin kan basıncı hangi evrede olursa olsun uygun yaşam tarzı değişiklikleri önerilmelidir.
Eğer bireyin kan basıncı artmış ise (sistolik 120–139 mmHg, diyastolik 80–89 mmHg) bu öneriler ısrarla vurgulanmalıdır. Hastanın yüksek tansiyonu var ise yaşam tarzı değişikliği önerileri mutlaka uygulanmalıdır.
Hasta fazla kilolu ise uygun kiloya inmesi önerilmeli veya en azından kilo vermesi (ağırlığının en az %5–10’u kadar kilo kaybı) teşvik edilmelidir.
Günlük sodyum alımı 2–2.4 g (5–6 g tuz) ile sınırlandırılmalıdır. Türkiye’de genel popülasyonda yapılan SALTURK çalışmaları günlük tuz tüketiminin oldukça yüksek olduğunu (yaklaşık 15 g/gün) ve bunun hipertansiyon ile ilişkisini göstermiştir.
Hipertansiyon hastalarının beslenmesinde ağırlıklı olarak sebze ve meyve, az yağlı besinler, tam tahıl, sebze kaynaklı protein ve haftada en az iki kez balık yer almalıdır. Çabuk tüketilen, işlenmiş ve aşırı yağ, rafine şeker ve tuz içeren yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
Hipertansiyonu olan hastaların sigara kullanmaması, kullanıyor ise mutlaka bırakması tavsiye ve teşvik edilmelidir. Sigara bırakma kalp damar hastalıklarını azaltmada en etkili önlemlerden biridir.
Hipertansiyonu olan hastaların alkol kullanması önerilmez. Eğer kullanıyorlarsa erkekler için en fazla 20–30 g/gün (günde 2 kadeh), kadınlar için en fazla 10–20 g/gün (günde 1 kadeh) ile sınırlanmalı ve daha fazla miktarda alkol tüketmemeleri öğütlenmelidir.
Hastalara yaşına ve fiziksel durumuna uygun şekilde düzenli fiziksel aktivite/egzersiz yapması salık verilmelidir. Genel olarak haftada en az beş kez 30 dakikadan az olmayan aktivite önerilmektedir. Buna ek olarak gün boyunca da hareketli bir yaşam öğütlenmelidir.
Davranışların düzenlenmesi ve gevşeme teknikleri hakkında önerilerde bulunulmalıdır. Yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kan basıncı yüksek seyreden hastalara ilaç tedavisi başlanmalıdır. (HABER MERKEZİ)