Liv Hospital Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ömer Ayten: “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl yaklaşık 500 milyon insan zatürre ve bronşit gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmakta ve her yıl 2,5 milyondan fazla kişi zatürreye bağlı kaybedilmektedir.” diyerek önemli bir sağlık sorunu olan Zatürre hastalığı hakkında bilgiler verdi.
Zatürre (pnömoni) çoğunlukla bakteri veya virüslerin nadiren de mantarların neden olduğu bir akut solunum yolu enfeksiyonu şeklidir. Ülkemizde de ne yazık ki enfeksiyon kaynaklı ölümler arasında zatürre ilk sırada yer almaktadır. Zatürre önemli bir sağlık sorunudur. Bu önemli sağlık sorununa dikkat çekmek, hastalıktan korunmak, tedavinin düzenli kullanılmasını sağlamak ve riskli gruplar için aşılanmanın önemini vurgulamak için Dünya Sağlık Örgütü 2009 yılında, 12 Kasım gününü dünya zatürre günü ilan etmiştir.
Zatürre her yaştan insanda görülmekle birlikte, 5 yaş altı çocuklar ve önceden kronik rahatsızlıkları olan yaşlı yetişkinler (>65 yaş) ile bağışıklık sistemi sorunları olan duyarlı kişilerde daha sık görülür. Bununla birlikte:
Hastalık hafif seyirli klinik tablolarla seyredebildiği gibi yaşamı tehdit eden klinik tablolara da yol açabilir. Hastalığın seyri büyük ölçüde uygun tedavi ile birlikte hastanın bağışıklık tepkisine bağlıdır. Özellikle 65 yaş üzeri kronik hastalığı olanlarda (kronik kalp hastalıkları, kronik akciğer hastalıkları, inme, kronik böbrek hastalıkları, diyabet vb) hastalığın ağır seyretme riski ve hastalığa bağlı ölüm riski daha yüksektir.
Zatürre hastaları sıklıkla solunumsal ve sistemik semptomlarla başvururlar. En sık görülen semptomlar ateş, öksürük (kuru veya balgamlı), nefes darlığı ve batar tarzda göğüs ağrısıdır. Bunun yanında halsizlik, yorgunluk, kas ağrıları ve bulantı da görülebilir. Zatürre tanısı klinik ve radyolojik bulgulara dayanır. Uygun semptom ve fizik muayene bulguları olan hastalarda akciğer grafisinde veya tomografide infiltrasyonların gösterilmesi tanıyı doğrular. Akciğerdeki infiltrasyonların gösterilmesinde akciğer grafisinin yetersiz kalması durumunda akciğer tomografisi daha ayrıntılı bir değerlendirme yapılmasını sağlar.
Tanıda zatürre etkeninin tanımlanması uygulanacak antimikrobiyal tedavinin düzenlenmesinde önemli bir yere sahiptir ancak çoğu zaman etkenin ortaya konması mümkün olmamaktadır. Bu nedenle genel olarak antimikrobiyal tedavi, olası mikrobiyal etkenler göz önüne alınarak ampirik (etkeni bilmeden) olarak başlanır ve etken izole edildiğinde buna yönelik antimikrobiyal tedavide düzenleme yapılır.
Tedavide en önemli nokta planlanan antimikrobiyal tedavinin düzenli olarak belirlenen süre boyunca kullanılmasıdır. Yetişkinlerde genellikle uygun antimikrobiyal tedavi ile zatürre büyük oranda akciğerde dokusunda hasar (sekel) bırakmadan iyileşir. Gecikmiş ve yetersiz antimikrobiyal tedavi ampiyem (akciğer zarları arasında enfekte sıvı toplanması), akciğer dokusunda kalıcı hasar oluşumu (sekel) gibi sonuçların yanı sıra solunum yetmezliği ve ölümle de sonuçlanabilir.
İnfluenza’nın (grip virüsü) hem kendisinin zatürre oluşturabilmesi hem de ikincil olarak bakteriyel zatürrelere zemin oluşturması nedeniyle grip aşılarının yapılması korunmada önemli bir yer teşkil etmektedir. Günümüzde 6 aydan küçük bebekler dışında tüm bireylere yıllık rutin grip aşısı yapılması önerilmektedir. Zatürre aşısı, zatürrenin en sık etkeni olan Streptococcus pneumoniae’ya karşı geliştirilmiş bir aşıdır. Dolayısıyla tüm mikroorganizmalara karşı etkili değildir. Zatürre aşısının 65 yaş üzeri tüm yetişkinler ile 19 yaş üzeri ek hastalığı olan (BOS kaçağı, kohlear implant, diabetes mellitus, alkolizm, siroz, kronik böbrek yetmezliği (KBY), kronik akciğer hastalığı, kronik kalp hastalıkları, obezite; erişkinde: BMI ≥40, bağışıklık sistem bozukluğu olanlar) tüm bireylere yapılması hekim tavsiyesiyle ve doğrultusunda önerilmektedir. (HABER MERKEZİ)