Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Acar:
“Eris varyantının, Omicron varyantına göre daha kolay bulaşmasına karşın, daha hafif bir hastalığa yol açtığı görülüyor.”
Acar, Kovid-19‘un Eris varyantının neden olduğu hastalıktan korunmak için alınması gereken koruyucu önlemlerin önceki varyantlardan farklı olmadığını bildirdi. Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Kovid-19’un Omicron varyantının bir alt türü olan Eris, diğer SARS-CoV-2 virüs varyantlarında olduğu gibi en sık, üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri ile ortaya çıkıyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Ali Acar, Eris varyantına ilişkin bilgilendirmede bulundu. Acar, şu ana kadarki bilgiler doğrultusunda Eris varyantının aşıyla ya da geçirilmiş hastalık sonrası oluşan antikorlardan kaçabildiğini ve bulaştırıcılığa ya da hastalığa yol açabildiğini aktardı. Acar, Eris varyantının neden olduğu enfeksiyonların Omicron veya daha önceki varyant enfeksiyonlarından daha şiddetli olmadığını ifade ederek, “Eris varyantı enfeksiyonları hafif seyirli olmaya meyilli ve hastaneye yatış ya da ölüme neden olma sıklığı yüksek değil. Delta varyantına göre çok daha hafif, Omicron’a göre benzer veya daha hafif enfeksiyona neden olduğu söylenebilir. Tabii bu bilgiler şu an için geçerli olup, ilerleyen zamanda daha fazla veri elde edildiğinde çok daha kesin bir değerlendirme yapılabilecektir.” bilgisini verdi.
Eris varyantının soğuk algınlığı ve grip ile karıştırılabileceğini belirten Acar, soğuk algınlığının hapşırık, tıksırık, burun akıntısı, gözlerde yanma, ışığa karşı hassasiyet, boğaz ağrısı ve bazen yüksek ateş ile seyrederek genelde basit bir üst solunum yolu enfeksiyonuna yol açan bir hastalık olduğunu, gribin ise “influenza” olarak adlandırılan virüslerin neden olduğu ve soğuk algınlığına benzer belirtilerin yanında daha şiddetli kas-eklem ağrısı, yüksek ateş belirtilerine ve bazen de sistemik tutuluma neden olduğunu anlattı. Acar, influenza dan her yıl aşılanmak suretiyle korunmanın mümkün olduğuna işaret ederek, “Koronavirüs enfeksiyonu ilk olarak Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan ve sonrasında pandemiye neden olan SARS-COV-2 olarak adlandırılan virüsün neden olduğu viral bir hastalıktır. Genelde akut üst solunum yolu belirtilerine ve bulgularına yol açmakla birlikte, özellikle yaşlılarda ve kronik hastalığı olanlarda şiddetli solunum yetmezliği ile karakterize akciğer enfeksiyonuna ve ölüme dahi neden olan bir enfeksiyondur.” ifadelerini kullandı.
Eris varyantının neden olduğu hastalık şiddeti ve süresinin Omicron varyantının neden olduğu hastalıkla benzer olduğuna vurgu yapan Ali Acar, Eris varyantının, Omicron’a göre daha kolay bulaşmasına karşın, daha hafif bir hastalığa yol açtığının görüldüğünü bildirdi.
Acar, dolayısıyla hastalık süresinin kişinin yaşına, altta yatan hastalığının olup olmamasına göre değişmekle birlikte, semptomatik (belirti gösteren) hafif seyirli olgularda 5-7 gün denilebileceğini, ancak önemli bir oranda belirti vermeyen hastalığa yol açabileceğini ve bu dönemde kişilerin bulaştırıcı olabileceğini belirtti. Eris varyantının neden olduğu hastalıktan korunmak için alınması gereken koruyucu önlemlerin önceki varyantlardan farklı olmadığını aktaran Ali Acar, şunları kaydetti.” Maske takılması, el hijyeninin sağlanması, hasta olduğu düşünülen kişiler ile aynı ortamda bulunulmaktan kaçınılması, öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık bir mendil ya da dirsek içi ile kapatılması, ellerin göz, burun ve ağız ile temasından kaçınılması, kalabalık ortamlardan kaçınılması gerekiyor ve bunların dışında aşı bilindiği üzere en etkili koruyucu önlemdir. ABD’de 2022 yılında Omicron varyantı na karşı geliştirilmiş bivalan aşılar, 11 Eylül tarihinden itibaren yerini yeni varyantlara karşı etkili aşılara bıraktı. Bunun en önemli nedeni Omicron varyantının alt tip varyantları ve yeni tanımlanan Eris varyantına karşı eski aşıların etkinliğinin yetersiz olması. Buna karşın Eris gibi yeni varyantlara karşı etkili aşılar ülkemize gelene kadar, risk grubunda bulunanların mevcut aşılar ile aşılanması veya rapel (pekiştirme) dozlarının yapılması hastaneye yatış, ağır hastalık gelişimi ve ölümü azaltabilir.”