Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

Çocukluk çağında başlayan bu rahatsızlık yaşam boyu sürüyor

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun, çocukluk çağında başlayan ve erişkinlik döneminde yaşam boyu devam eden bir rahatsızlık olduğunu belirten uzmanlar, çocukluk çağında tanı almamış bireylerin, erişkinlik çağında tanı alabildiğini söylüyor.

Tanı ne kadar erken koyulursa tedavi etmenin o kadar kolay olduğunu kaydeden Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Yağmur Zorbozan, “Genellikle bu kişilerin hayatında çocukluk çağından beri olan odaklanamama, sabırsızlık, sakarlık, dürtüsellik, okul başarısında düşüklük, dikkat eksikliği, potansiyelin altında kalma gibi sorunlar meydana gelebiliyor.” dedi.

NP Feneryolu Tıp Merkezi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Yağmur Zorbozan, erişkinlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) konusu hakkında bilgi vererek, tedavi yöntemlerini anlattı.

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA BAŞLAYAN VE YAŞAM BOYU DEVAM EDEN BİR RAHATSIZLIK

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun, çocukluk çağında başlayan ve erişkinlik döneminde yaşam boyu devam eden bir rahatsızlık olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Emine Yağmur Zorbozan, “Çocukluk çağında tanı almamış bireyler, erişkinlik çağında tanı alabiliyorlar. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun birçok tanı kriteri vardır.

Bu tanıları psikiyatri hekimleri koyuyor. Kişiden aldığımız öyküye dayalı klinik tanı koyma sistemiyle, bir takım yardımcı testler yaparak tanı koyuyoruz. Genellikle bu kişilerin hayatında çocukluk çağından beri olan odaklanamama, sabırsızlık, sakarlık, dürtüsellik, okul başarısında düşüklük, dikkat eksikliği, potansiyelin altında kalma gibi sorunlar meydana gelebiliyor.” dedi.

BİR TAKIM PSİKOMETRİ TESTLERİ DE UYGULANARAK BÜTÜNCÜL BİR TANI KONULUYOR

Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Yağmur Zorbozan, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunda hastanın detaylı olarak muayene edildiğini, öyküsünün alındığını ve aynı zamanda bir takım psikometri testleri uygulanarak bütüncül bir tanı konulduğunu anlatarak, “Tanı ne kadar erken koyulursa tedavi etmek o kadar kolay olur.

Genellikle ilaçlardan faydalanıyoruz, diyetler uygulanabilir, TMS (Transkraniyal manyetik stimülasyon) yapılabilir, bilişsel davranışçı terapiler yapılabilir, bütünsel bir tedavi yaklaşımıyla kişinin hayatı daha işlevsel hale gelebilir, işlerini daha iyi organize edebilir, günlük hayata daha kolay adapte olabilir, trafik cezaları azalır, sakarlıkları azalır, alkol-madde kullanımında azalma olur. Tedavi ile kişinin hayatında olumlu değişiklikler olur.” diye konuştu.

BAŞLICA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Tanı kesin ve net ise ilaç tedavisi uygulandığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Emine Yağmur Zorbozan, “İlaç tedavisi için 2 grup ilaç vardır. Biri stimulan ilaçlar diğeri nonstimülan ilaçlar. Bunlarda FDA onayı olan belli başlı moleküller var. Genellikle kişinin yaşına, yaşam tarzına, ek hastalıklarına, geçmişte fayda gördüğü ilaçlara göre bir anamnez alıp kişi için en uygun ilaç tedavisine başlıyoruz.” dedi.

Tek başına ilaç tedavisinin yeterli olmadığını da dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Emine Yağmur Zorbozan, “Bunun yanında bir takım davranışsal öneriler veriyoruz. Bilişsel davranışçı terapi uyguluyoruz, günü düzenleme, kişinin kendini tanıması, işlerini organize etmesi için yardım alması gibi durumlarda, terapi ile destekliyoruz.

Bir takım özel diyet yöntemleri, araştırılan alternatif yöntemler, neurobiofeedback (kişinin kendi bedenini kontrol altına alarak, üzerinde bazı değişiklikler yapabilmesi), TMS bunlar da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavisinde kullanılabiliyor.” şeklinde sözlerini tamamladı. (HABER MERKEZİ)