Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Kültür ve Turizm Komisyon Başkanı ve Şişli Kent Konseyi Turizm Komisyon Başkanı Murat Tüzel, İstanbul’un sağlık turizmi alanındaki konumunu değerlendirerek sektördeki fırsatlar ve tehditler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Tüzel, İstanbul’un sağlık turizmi alanında dünyanın en önemli merkezlerinden biri haline geldiğini belirterek, “Özellikle Orta Doğu ve Orta Asya’dan gelen hastalar, batılı ülkelere kıyasla daha uygun fiyatlarla üst düzey tedavi imkanlarına ulaşmak için İstanbul’u tercih ediyor. Türkiye’nin sağlık sektöründeki büyük gelişimi sayesinde şehir, estetik cerrahiden organ nakline, ileri düzey hastalıkların tedavisinden fizyoterapiye kadar geniş bir hizmet yelpazesi sunuyor. Ancak, sektörün hızla büyümesiyle birlikte bazı ciddi sorunlar da ortaya çıkmış durumda,” dedi.
Tüzel, İstanbul’un sağlık turizmi alanında tercih edilmesini sağlayan en önemli unsurların uygun maliyetli sağlık hizmetleri, gelişmiş tıbbi teknolojiler ve modern altyapı olduğunu belirtti. “Batılı ülkelere göre daha ekonomik fiyatlarla kaliteli tedavi sunulması, şehrimizi küresel sağlık turizminin gözde destinasyonlarından biri haline getiriyor,” şeklinde konuştu.
Özellikle plastik cerrahi, diş tedavileri, tüp bebek hizmetleri, onkoloji, organ nakli ve kardiyovasküler cerrahi gibi alanlarda uluslararası hastaların büyük ilgi gösterdiğini vurgulayan Tüzel, İstanbul’daki özel ve devlet hastanelerinin, son teknoloji cihazlar ve deneyimli sağlık personeliyle hastalara dünya standartlarında hizmet verdiğini ifade etti. Ancak tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, sektörde giderek artan bazı olumsuzlukların İstanbul’un sağlık turizmindeki itibarını tehdit ettiğini söyledi.
Sağlık turizminin en büyük problemlerinden birinin fiyatlandırma konusunda şeffaflığın olmaması olduğuna dikkat çeken Tüzel, “Birçok hastane başlangıçta uygun fiyatlar sunarken, tedavi sürecinde hastalara ek ücretler çıkararak maliyetleri artırıyor. Bazı durumlarda gereksiz tıbbi testler ve prosedürler hastalara yüksek faturalar olarak yansıtılıyor. Standart bir fiyat politikası olmaması, hasta güvenini zedeliyor,” dedi.
Bazı özel hastanelerin yabancı hastalara ödeme yapmadıkları takdirde yasal işlemlerle tehditte bulunduğunu söyleyen Tüzel, “Türkiye’nin sağlık hukukunu bilmeyen yabancı hastalar bu durum karşısında mağduriyet yaşıyor. Ayrıca, bazı hastaneler, yabancı hastalara gereksiz tedavi yöntemleri uygulayarak maddi kazanç elde etmeye çalışıyor. Bu tür uygulamalar İstanbul’un sağlık turizmi açısından güvenilirliğini zedeleyebilir,” ifadelerini kullandı.
Tüzel, bazı hastanelerin yabancı öğrencileri tıbbi danışman gibi kullanarak, hastaları yönlendirme işinde görevlendirdiğini belirtti. “Tıp eğitimi olmayan kişilerin bu tür yetkilerle donatılması hem etik hem de hukuki açıdan ciddi sorunlar yaratıyor. Yeterli bilgiye sahip olmayan kişilerin hastalara tıbbi yönlendirmede bulunması, yanlış tedavi süreçlerine yol açabiliyor,” dedi.
Son yıllarda bazı hastanelerde etik dışı uygulamaların ortaya çıktığını dile getiren Tüzel, “Yenidoğan ünitelerinde gereksiz yoğun bakım süreçlerinin uzatılması ve gereksiz ameliyatların yapılması gibi skandallar, Türkiye’de sağlık denetimlerinin artırılması gerektiğini gösteriyor. Bu tür olayların ardından bazı hastaneler kapatıldı, ancak sektördeki denetimlerin halen yetersiz olduğu belirtiliyor,” dedi.
Bazı hastanelerde yabancı hastalara yönelik fahiş fiyatlandırma yapıldığını belirten Tüzel, “Örneğin, İstanbul’da 20.000 dolara anlaşılan bir ameliyat sonrasında, hastaya ek olarak 3.500 dolar daha fatura çıkarıldığı vakalar yaşanıyor. Yabancı hastalar bazen sigorta şirketleriyle yaşanan sorunlar nedeniyle bu ekstra ücretleri ödemek zorunda bırakılıyor,” diye ekledi.
Sağlık turizminden büyük kazanç sağlanmasına rağmen, birçok özel hastanenin çalışanlarına düşük ücretler ödediğini vurgulayan Tüzel, “Bu durum, sağlık çalışanlarının iş tatminini düşürürken, sektördeki etik sorunları da artırıyor,” dedi.
İstanbul’un sağlık turizmi alanındaki itibarını koruyabilmesi için bazı reformların hızla hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Tüzel, devletin özel hastaneleri daha sıkı denetlemesi ve fiyatlandırma politikalarını şeffaf hale getirmesi gerektiğini vurguladı.
“Özel hastanelerin daha sık denetlenmesi, fiyatların şeffaflaştırılması, yabancı hastalar için hukuki destek merkezlerinin kurulması, lisanssız aracılık şirketlerinin engellenmesi ve sağlık turizmi için kamuya ait bilgilendirme merkezlerinin oluşturulması gibi adımların acilen hayata geçirilmesi gerekiyor,” dedi.
Tüzel, sözlerini şöyle sonlandırdı; “İstanbul’un dünya çapında sağlık turizmi açısından önemli bir destinasyon olmasına rağmen, sektörde yaşanan bazı etik dışı uygulamalar ve hukuki sorunların şehrin itibarını olumsuz etkileyebileceğini belirtti. “Sağlık sektöründeki denetimlerin artırılması, fiyat şeffaflığının sağlanması ve yabancı hastaların haklarının korunması gibi adımlarla İstanbul, sağlık turizmi alanında güvenilirliğini pekiştirebilir. Devletin yapacağı reformlar hem hastaların hem de sektör çalışanlarının daha adil bir sistemde yer almasını sağlayacaktır.”