Bazen şifa;
Yaşadığın olayların içindedir.
Aşamadığın bir sorundadır.
Sıkışıp kalmandadır.
O sıkıntı dediğin şey; bir mürşidin, bir hocanın söylediklerinden daha da derin yaşatır.
Farkındalığını bir yere sıçratır.
O yüzden bir başkasından medet umarken ya da bir teknikten medet umarken şunu hatırlamalısın;
Kurban değilsin ki, kurtulasın.
Ve karşında ki kurtarıcı değil ki seni kurtarsın.
Kurtarılacak bir hayat yok.
Yaşadıklarından ders çıkartılacak, kendinle buluşmanın daha sevgi dolu huzurlu hala getirebilecek bir yolculuk bu.
Yolculuğunu taçlandırmak güçlendirmek için her nefeste olana şükretmek.
Olanın içerisinde gitmek istediğin yerde ferahlamak.
İstediğin yere o ferahlığını da taşımak. Aslında senin dış dünya ile kurduğun ilişkiyi iletişimi çok sağlıklı hale getirir.
Bir başkasına yardım ederken de tavsiye verirken de şunu hatırlamalısın.
O, tavsiye istiyor mu? Hazır mı?
Doktora bile kendi rızan ile gidiyorsun.
Eğer bir kaza ya da mecburiyet durumunda değilsen. Doktorun bile sana ilk olarak
“Neyin var diye” sorar.
O yüzden birine tavsiye vermeden önce
-Benim tavsiye mı ister misin?
-Desteğe ihtiyacın var mı?
-Yardıma ihtiyacın var mı?
-Benim senin için yapabileceğim bir şey var mı?
-Eğer sıkılırsan bir şeye ihtiyacın varsa buradayım.
-Soru sormak istediğin bir şey varsa belki seni destekleyebilirim. Gibi.
Daha yumuşak karşı tarafa alan açacak şekilde teklif vermelisin.
Yoksa bir silahşör gibi, sıkıntıları dertleri bertaraf edip pespembe bir dünya yaratmaya çalışırsan yarıda kalır her şey.
Çünkü bu hayatın dengesi böyle. Nefes almak gibi.
Bazen içeri çekilirsin içeri de olmak istersin, bazen de dışarıya verirsin nefesi dışarıda olmak istersin.
Bazen hayat yükselir bazen alçalır. Geride durmayı öne çıkmayı hayatın ritmiyle yaşadığında da birbirine destek olan arka çıkan yanında olan, güven veren biri haline gelirsin.
Sevdiklerine şifa vermek.
İstediklerini şefkatle sarmak.
Dilin bazen acıtıcı olabilir.
İzin ver. Kabul etsin.
İzin istesin. Teklif etsin.
Sende elinden geleni yaparsın.