2. Yenilikçi İlaçlar Sempozyumu, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) tarafından 27 Kasım’da Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nde gerçekleştirildi. Sempozyumda bu yıl “Değer Bazlı Fiyatlandırma ve Geri Ödeme Sistemleri” kamu temsilcileri başta olmak üzere sağlık sektörü paydaşları ile çok boyutlu olarak konuşuldu.
Kamu temsilcileri başta olmak üzere, uluslararası bilim insanları ve akademi dünyasının yanı sıra sağlık sektöründen geniş çaplı katılıma sahne olan sempozyumda bu yıl “Değeri Açığa Çıkarmak: Türkiye’de Daha İyi Sağlık Sonuçları için İlaç Sektörünün Geliştirilmesi” başlığı altında gelişmeler ve çözüm önerileri ele alındı.
Etkinlilkte konuşan, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şehram Zayer, sağlığın toplumlar için sürdürülebilir gelişmenin temeli, bireyler içinse insan onurunun ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı.
Şehram Zayer, “Sağlıkta ‘değer’ kavramı, tüm dünyada sağlık hizmetlerinin fiyatlandırma ve geri ödeme politikalarında önemli bir yer edinmiş, sağlık harcamaları içinde önemli bir paya sahip olan ilaç alanına da yeni bir boyut kazandırmıştır. Değer odaklı bir sağlık sistemi geliştikçe, hastalar, sağlık hizmetini finanse edenler, sunanlar, ilaç ve malzemeyi sağlayanlar gibi tüm tarafların bir kazanım elde etmesi ve sağlık sisteminin ekonomik sürdürülebilirliğinin sağlanması söz konusudur.
İçinde bulunduğumuz dijitalleşme ve yapay zeka çağında ivmelenerek artan ilaç inovasyonu, hepimize daha sağlıklı bir gelecek sunmakta. Bu dönüşüm sürecinde, ülkemiz insanının yenilikçi ilaçlara hak ettiği şekilde erişim sağlaması tek temennimizdir,” dedi.
Etkinlikte konuşan Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Burak Civelek, ise şu ifadeleri kullandı:
“Kamu yönetimi olarak bizim önceliğimiz, bu alandaki yatırımların sadece bugünü değil, yarını da güvence altına alacak şekilde planlanmasıdır. İnovasyon, bu alandaki başarının en kritik anahtarlarından biridir ve ilaç sektörü bu inovasyonun en önemli aktörlerinden biridir. Günümüzde birçok kronik hastalığın tedavisinde sağlanan ilerlemeler, gelişmiş aşılar ve kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleri, ilaç sektörünün yenilikçi yaklaşımının ürünüdür.
Bu bağlamda, sektörün sadece hasta bireylerin sağlığına değil, aynı zamanda toplumların uzun vadeli refahına olan katkısı da büyüktür. İlaç sektörünün yeni tedavi yöntemlerini geliştirme ve erişilebilir hale getirme çabaları, yalnızca bugünkü sorunlara çözüm üretmekle kalmayıp, geleceğin sağlık sistemlerini de şekillendirecektir.”
TİTCK Başkanı Dr. Asım Hocaoğlu,şu ifadeleri kullandı:
“Bir ürün ya da hizmetin kullanıcılara sağladığı fayda ve memnuniyet düzeyi olarak ifade edeceğimiz değer kavramı, doğası gereği içerisinde inovasyonu da barındırmakta, bu yönüyle teknolojik gelişimin de bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Değer bazlı fiyatlandırma ve geri ödeme sistemleri, ilaçların yalnızca günlük etkinlik ve güvenlik parametreleriyle değil, aynı zamanda hastalara, topluma ve kurumlara sağladığı katkılarla değerlendirilmelidir.
Bizler gibi kural koyucular açısından bu bakış açısına sahip olmak ayrı bir önem taşımaktadır. Değeri açığa çıkarma teması ile yapılan bu sempozyumun erken faz klinik araştırmalar, insani amaçlı ilaca erken etkileşim programları, tedavinin maliyet etkisinin gösterilmesi, dijital verinin kullanımı ve sağlık teknolojisi değerlendirmesi gibi alanlar başta olmak üzere birçok başlıkta değerli önerilerin ortaya çıkmasına vesile olacağına; uluslararası standartlarla uyumlu, şeffaf ve etkin bir düzenleyici çerçeve oluşturma hedefimizde bizlere ışık tutacağına inanıyoruz.”
Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı Başkan Yardımcısı Kutluhan Taşkın ise konuşmasında şunları söyledi:
“Geleneksel yaklaşımlar kapsamında sağlıkta fiyat ve miktarın öne çıkması değerin ve faydanın yeterince ölçülmemesi demektir. Değer bazlı sağlık yaklaşımında nihai kullanıcının, hizmet sunucularının nasıl bir değer oluşturup ortaya koyduğu ölçülerek, katlanılan maliyetin ve alınan hizmetin değerinin analiz edilmesi kritik önemdedir.
Değer bazlı yaklaşım farklı maliyet yaklaşımlarının ötesinde insan sağlığının, insanın aldığı sağlık hizmetlerinden edindiği memnuniyetin ölçülmesi anlamına geliyor ve bunun için ayrılan bütçenin ve bunun nasıl bir katma değer sağladığının ölçülmesini ifade ediyor. Kalkınma planlarında yeşil ve dijital dönüşümlerin ağırlığının arttığı günümüzde, kişisel verilerin sağlıkta değer oluşturması, bu değer bazlı yaklaşım için bir altyapı sağlıyor.
Bu yaklaşımın dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaşmasını bekliyoruz. Nadir hastalıkların tedavisinde kullanılan ve yurtdışı listesinde yer alan ilaçlar ile ilgili olarak imkânların yaratılmasını ve bu alanda değer bazlı yaklaşımların geliştirilerek alternatif geri ödeme sistemlerinin adapte edilmesini değerli buluyoruz. Kamu olarak bize düşen görev, kaynakların doğru alanlara ve etkin bir şekilde harcanması hususlarında etkinliğinin artırılmasıdır.”
Sempozyumun ana konuşmacısı WifOR Kurucu ve CEO’su Prof. Dr. Dennis A. Ostwald, oturumda şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de sağlık yatırımlarının ülkenin gelecekteki refahını güvence altına alma potansiyeli bulunuyor. Bir örnek olarak Türkiye, gayri safi yurtiçi hasılasının yalnızca %4,4’ünü sağlığa yatırıyor. G20 ülkeleri ile kıyaslandığında bu oranlama en alt seviyede.
Bu da yatırım yapmak için çok büyük bir potansiyel fırsatın bulunduğu anlamına geliyor. Sağlık yatırımları büyüme yaratır, istihdam ticaret dengesini etkiler ve en önemlisi, daha yüksek üretkenlik nedeniyle, enflasyonla mücadeleye katkı verir.
Zira enflasyonu azaltmak istiyorsanız, bir ülke içindeki üretkenliği artırmanız gerekir. Sağlık yatırımlarının ekonomik ayak izini, insan kapasitesi üzerindeki etkisini, insan sermayesi ve üretkenliğin ne anlama geldiğini ölçmemiz gerekiyor. Sağlığa yatırım tüm bu yönleriyle Türkiye’de ve diğer ülkelerde toplumu vuran büyük hastalık alanlarına ve sosyoekonomik yüke karşı mücadele anlamına geliyor.” (HABER MERKEZİ)